top of page

Sosyal Medya


20 Mart 2018 tarihinde singlemaltturkey instagram hesabıma 2 foto birden koydum, 1 dakika arayla. İkisinde de başrolü aynı viski şişesi oynuyor, ‘Maker’s Mark’. Biri sonbahardan, biri ilkbahardan gibi gözüken, ve altlarındaki cümlede de bunu belirttiğim fotolar. Bu yüzden birinin altına Autumn’s Mark ve diğerininkine Spring’s Mark yazdım. Autumn olan bir sonbahar sabahı kapalı bir havada sonbahar yaprakları arasında Florya ormanında , Spring olan ise Kanlıca sahilinde, güneşli ve apaçık bir havada denize inip çoraplarımı çıkarıp kotu dize kadar çekerek yosunlarda kaya kaya toto üstü oturup çektiğim foto. Gel gelelim, iki foto da aynı gün çekildi. Aynı gün, İstanbul’da.

Bir süredir, sosyal medya araçlarının bizi nasıl bir kandırmaca içine sürüklediği düşüncesini kafamdan atamıyorum. Herkesin sürekli en iyi halini görmenin, buna harcadığımız vaktin, buna bağlı yaşadığımız sürekli mod değişikliklerinin, bizde yarattığı mutsuzluğun ve kafamızı deliler gibi nelerle meşgul ettiğine inanamadığım daha bir çok şeyi. Facebook, instagram, twitter, snapchat (ki o da artık instanın içinde biliyosunuz) gibi uygulamaların fark etmeden bana verdiği zararları düşünüp dururken buluyorum kendimi.

Yaklaşık 3 sene önce singlemaltturkey instagram hesabını, hemen akabinde facebook twitter hesaplarını ve 1 ay sonra da internet sitesini açtığım günlerde, böyle düşüncelere kapılacağımı hiç düşünmemiştim. Fakat yaşadığım mental bozuklukların temel sebeplerinden birinin orantısız sosyal medya kullanımımdan kaynakladığını şimdilerde görüyorum. Ve herkes o kadar büyük bir çukurun içinde gibi ki. Umarım öyle değildirler. Gerçekten umarım. Ama biliyorsunuz. Galiba öyleyiz. Ve çoğumuz bunun farkında bile değil.

2009 yılında Mercedes’te iş hayatıma ilk başladığım günlerde erken kalkmaktan aşırı derecede şikayet ederdim. Sonra birgün biraz daha erken uyandığım bir sabah güneşin nasıl doğduğunu izlerken buldum kendimi. Ve alarmdan önce kalktığım her sabah bunu yapmaya çalıştım. O zamanlar bir akıllı telefonum bile yoktu. Son yıllarda ise sabah ilk kalktığımda yataktan bile çıkmadan facebook’a, instagram’a, twitter’a giriyorum, ne o güya ayılmak için. Hadi ya. Akşam da yatmadan aynı şey, o da uykum gelsin diye. Eskiden kitap okurdum ben bunun için. Bu ve bunun gibi kaybettiğimiz onlarca belki yüzlerce güzellik hakkında daha nice örnekler sıralayabilirim.

Pekala sosyal medya yerinde/kararında kullanılabilirse güzel bişey. Ancak bağımlılık yapıcı herşey öyle. Sosyal medya da bağımlılık yaratmak üzerine kurulmuş zekice fikirlerden oluşuyor. Siz de bigün mutlaka dozundan çıkıyorsunuz. Ben bir süredir dozunda tutmaya çalışıyor ve başarmakta çok zorlanıyorum. Ve işin aslı uzun süredir de yenilmiş durumdayım. Çünkü siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın, her girdiğinizde gördüğünüz şey etrafınızdakilerin ‘görünürde’ en mutlu ve en harika anları, hatta birçoğu asla o an için ulaşamayacağınız şeyler. Tüm bunlar, ve günde harcadığım ortalama 2 saatlik vakit, en kötüsü de günde belki 100 kez telefonu bu iş için elime alıyor olmam, gerçekten de iyi bir dünyada yeri olmayan birşeymiş gibi geliyor artık bana.

Bu sitenin varoluş temellerinden birinde sosyal medya hesaplarım yer alıyor ve bunun çokça farkındayım. Bu da beni garip bir çıkmaza itiyor, hatta yazımın başında da belirttiğim gibi, etkileyici olsun diye 2 foto üstüste koydum instagrama. Güya iki ayrı mevsime aitmiş gibi görünmesini istediğim, ama 2 saat arayla çekilmiş üstüste 2 foto. Bu sosyo-yalan dünyaya bir yanılsama da ben ekliyim dedim. Ne dersiniz inandırıcı olmuş mu?


Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page