Ardbeg 10 - O eski pazarlarr
Çocukluğumda gerçekten de yaşamaktan hoşlanmadığım bir gün türü vardı. Ortaokul & lise zamanları, kış vakti havanın kapalı olduğu ve üstüne elektriğin de kesildiği Pazar günü öğleden sonralarından bahsediyorum. Her dakikasından ayrı sıkılırdım, her saniyesinden. Kendime eğlenceli gelecek bişeyler bulmaya çalışır ama bulamazdım. Yukarıdaki fotoğrafta da o günlere benzeyen bir hava görüyorsunuz. Bir Pazar günü, kapalı ve gri bir havada elektriğin olmadığı bir ormanda, tek başıma.
Hayatımın çoğunda hep bunun tam tersi bir ruh halinde olmak için çaba gösterdim. Düz yolda yürürken taşlar arasında zıpladım, arada geri geri yürüdüm, araba kullanırken denizi görmek için yolu uzattım, bir viski şişesinin tek bir fotoğrafını çekmek için ormanda yürürken saçma bi göle girdim, işte ben diyim envai çeşit ritüeller siz diyin türlü türlü saçmalıklar hep bir ‘anti-sıkılma’ projeleri peşinde koşturdum durdum :D
Şimdi beni tanıyanlar en sevdiğim rengin siyah olduğunu bilirler ama bu fotoyu siyah-beyaz koymamın sebebi o değil. Yine baya kasvetli bir Pazar havasında bu sefer Belgrad Ormanı'ndayım, yanımda da havaya uygun isli böyle dumanlı bir Ardbeg şişesi var. Bu fotoyu çektiğimde o eski pazarlardan intikamımı alıyor gibi hissettim :D Tıpki o günler gibi, siyah ve gri. Ama bu sefer tam tersi bi mutlulukla. Ve aklıma daha bir çok başka şeyler de geliyor bu fotoğrafa bakınca.
Bir yolda gidiyorsunuz, yolda bir şişe satın alıyorsunuz, sonra karşıdan biri sizi durduruyor, diyor ki aa ne kadan da bir Lord of the Rings şişesi. Sonra gülümseyip geçiyorsunuz, o da gülümsüyor, ama farklı yönlerdesiniz. Sonra karşınıza virajlar çıkıyor, bir sağ bir sol derken bir de bakmışsınız gittiğiniz yerde bir şişe bekliyor, yine o şişe. Ve işte bu sefer elektriğe de gerek kalmıyor, güneşe de, bahara da. O pazar günü orda zıplayarak yürümek istiyosunuz. Ya da karşınızda gözlerini kısıp zıplayarak koccaman gülen birini görmek.
Bu şişeyi bardağa koyduğunuzda acayip isli, dumanlı, mangal kömürlü bir viski kokusu yayılıyor önce burnunuza. Çünkü o bir Ardbeg yani sonuçta ama işte rafta durduğu gibi durmuyor bu yolculuk, çok farklı şeyler de hissettirebiliyor :D Tadım notlarım aşağıda, iyi okumalarr :)
Tadım Notları
Burunda: Kömür, duman, is. Ardbeg’in olayı bu, baska koku vermek istemiyor.
Damakta: Çok az kavrulmus fındık ve mese olsa da, kömüre devam
Bitis: Çok kısa, kömür sebebiyle dengesiz, fakat birden ağzı sulandıran
turunçgil tatları gelişiyor, ve bu şekilde sonlanıyor.
Puanım: 8/10