Viski Günlüğü No:2 The Glenlivet 12
Çalışma hayatından ölesiye sıkıldığım anlarda kendimi gerçekten çok çaresiz hissediyorum. Birçok insanın ruhu yok, bir ateş içinde yanıyorlar ve bundan haberleri yok, zaten zor olan hayatlarını kendilerine daha da çok zehir etmek için uğraşıyorlar, etrafındakilere de kötü davranıyorlar, Muhsin Ünlü’nün dediği gibi, kimse kimseyi sevmiyor ama herkes herkesle samimi. İş yerinde geçirdiğim boş zamanlarımın birçoğunda bu düşüncelerle boğuşurken buluyorum kendimi, üzerine bir de işin kendi stresi eklenince.. Başımı alıp masadan bir kalkışım var şöyle bir hava almaya çıkmak için, sanırım o anlarda bir yere yetişecekmişim gibi görünüyorumdur.
Bütün bu yapmacıklığın içinde, gerçekten çok az birbirini seven insana rastlıyorum. Kişileri yüzlerce sınıfa ayırabileceğimiz gibi, şu 2 sınıfa da ayırabilirim: Birine 100 vererek arkadaşlığa başlayanlar, ve birine 0 vererek arkadaşlığa başlayanlar. Ben hep 100 verip 0’a kadar eriyenleri izleyen güruhtan oldum. Bu da beni oldukça fazla yoruyor aslında. Şimdilerde yapmıyorum neyse ki.
Yıllık izinlere biraz da bu sebepten aşığımdır. Hem 52 hafta içinde sadece 2 hafta oldukları için bu duruma acıyorum, hem de çok seviyorum işte. Biraz içinde olduğumuz yapmacıklıktan kurtulduğum için.
Her aklıma geldiğinde beni kopartan bir espri var. Espri şu, 28 Ekim 1923 günü Mustafa Kemal Atatürk TBMM’de “Efendiler! Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!” dediğinde güya vekillerden biri çıkıp “Paşam o zaman bugün öğleden sonra tatil mi?” diye soruyor :D
Neyse ki 28 Ekim 2015 tarihi de yarım gün tatildi ve öğlen kendimi işyerine yakın bir bara attım, önümdeki 1,5 günlük iznin tadını çıkaracağım. Aa, bir de baktım bulunması artık imkansız olan bir şişe, Glenlivet 12! Tabi barmenin bundan haberi yok, ben de hiçbir şey olmamış gibi ımm bir Glenlivet 12 lütfen diyorum kendisine, neyse bardağımı aldım oturdum, çok mutluyum tabi. Çünkü çok nadir bulunan birşey. Tıpkı gerçek sevgi gibi, dostluk gibi, arkadaşlık gibi. Ölmeye yüz tutan bütün güzel duygular gibi. Sorsan, herkes benim gibi düşünüyor. Ama görsen, herkes aynı şeyi yapıyor. Hep aynı şeyi.